Röportaj / Sibel Tüzün

Sibel Tüzün keyifli röportajı ile Klas Yaşam'da!

TRT çıkışlı, konservatuvarlı, Melih Kibar, Erol Evgin, Nükhet Duru, Ajda Pekkan gibi ustalarla çalışmış, müziğin çok farklı renklerinde kendini bulmuş Türkiye’yi Avrupa’da temsil etmiş bir sanatçısınız, muhteşem bir müzik geçmişiniz var, her şey nasıl başladı?

Her şey TRT İstanbul Çocuk Korosuna katılmamla başladı. Kendimi bildim bileli hep şarkı söyledim. Beni çok mutlu ediyordu şarkıları ezberlemek, seslendirmek. Ailem bu durumu farkedip beni çocuk korosuna sınavlarına yazdırdı ve böylece yolculuk başladı.

Melih Kibar ile yollarınızın kesişmesi bir dönüm noktası mı?

Milliyet Liselerarası Müzik yarışmasında okulum Beşiktaş Atatürk Lisesini temsil ederken tanıştım Melih Kibar’la. Jürideydi. Yarışma sonunda 3. Lük ödülümü aldıktan sonra yanına yaklaştım. Merhaba, sizinle çalışmak istiyorum dedim. Hemen numarasını verdi, ailemle beraber bizi davet etti stüdyosuna. 16 yaşındaydım ve Melih Kibar gibi bir müzik insanının kanatları altında olmak inanılmazdı. Zeynep Talu’yla beraber yazdıkları şarkıların ilk seslendirmelerini yapmak, stüdyoda geçirdiğim saatler, öğrendiklerim unutulmaz. Evet, kesinlikle bir dönüm noktasıydı.

Çok genç yaşta Türkiye’nin en önemli sanatçıları ile çalışma fırsatı, art arda gelen başarılar, hit şarkılar, şöhret, Avrupa konserleri… Başınız döndü mü o yıllarda?

E biraz baş dönmesi oldu tabii. Hiç düşünmemiştim şarkı söylemenin şöhret tarafını. Öğrenciydim, müziği çok seviyordum ve durmadan şarkı söylüyordum. Ama ülke çapında ünlü olduğunuzda işler değişiyor. Çok yoğun çalışıyordum. İş hayatının tam göbeğindeydim ve iş hayatıyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Profesyonelliği öğrenene kadar oldukça sert deneyimler yaşadım müzik piyasasında. Diğer taraftan etrafınızdaki insanlar dünyanın sizin etrafınızda döndüğünü hissettiriyor size. Her yerde olmak, televizyonda, gazetelerde, sahnelerde… İnsanın gerçeklik algısını sarsıyor tabii. Kendi müziklerimi üretmeye başlamam sanırım bir başka dönüm noktası oldu hayatımda.

İlk albümünüzde bile pop şarkıcısı olmak için fazla karakterli ve sert bir tarzınız vardı, Rock müzik size çok yakıştı ve dinleyenleriniz ısrarla bir Rock albümü bekliyor sizden. Var mı böyle bir projeniz?

Proje haline getirmedim henüz. Ama hayallerimin arasında var yeni bir rock albüm.

Bir de tiyatro sahneleri var, Broadway müzikali nasıl bir deneyimdi?

Tiyatro sahnesinde olmak bambaşka bir duygu. 3 farklı projede izleyicilerle buluştum bugüne kadar. İlki bahsettiğin proje; Seni Seviyorum Mükemmelsin Şimdi Değiş!, diğeri bir Garaj İstanbul Projesi olan Histanbul ve sonuncusu Türkiye- İngiltere ortak yapımı Zülfü Livaneli uyarlaması Mutluluk.. Bir an önce açılsa sahneler ve yeniden kavuşsam tiyatro sahnelerine diye dört gözle bekliyorum.

Konserlerinizde de Jazz esintileri var mesela, çok farklı türlerde yapılan şarkılar, çok konuşulan marjinal tarzlar, merak ediyorum müzik dışında da bu kadar çok yönlü müsünüz?

Merak beni en çok yönlendiren duygulardan biri sanırım. Onun arkasından da öğrenme ve deneyimleme geliyor. Bildiğimiz kadarıyla bir kere geldiğimiz bu dünyada keşfetmek ve deneyimlemekten daha güzel ne olabilir. Türkiye Ralli şampiyonasında co-pilot koltuğunda olmak, ülkemizin en önemli pilotları Ethem Genim ve Volkan Işık’la takım olarak yarışmış olmak. Yelken yapmak, ata binmek,  Nilgün Sabar atölyesinde yağlı boya çalışmak, Nefes ve Yaşam akademisinde eğitimlere katılmak, Türkiye Yoga Federasyonunda eğitmen olmak, trapez öğrenmek ve survivor’a katılmak, iki evlat yetiştirmek ilk anda aklıma gelenler… düşününce sorunun cevabı sanırım evet 😊

Sibel Tüzün benim gözümde hep öncü oldu. Siz ne yapsanız arkanızdan yaptı bazı isimler. Bu ileri görüşlülük yurtdışı müzik piyasasını yakından izlemekle mi alakalıydı

Yukarıda anlattığım gibi sanırım. Merak ve öğrenme isteği. Bir de farklı bakış açılarına sahip olmak. Bunlara sahip olduğunuzda gözleriniz, kulaklarınız açılıveriyor sanki. Daha çok algılamaya başlıyorsunuz. Eğer cesaretiniz de varsa hayatınız ve kariyeriniz oldukça keyifli olabiliyor.

Aç Telefonu şarkısı mesela bambaşka bir olay. Sizden sonra herkes benzer şarkılar yapmaya çalıştı. Bugün çıksa hit olacak kadar iyi, dünyanın sayılı müzisyenleri ile çalışılmış bir şarkı. Marcus Brosch ve Toni Cottura ile çalışmak nasıl geldi aklınıza, onlara nasıl ulaştınız?

Hayatta tesadüf diye bir şey olduğunu düşünmüyorum ve insanlarla yollarımız kesişiverir. Aç Telefonu’da öyle oldu. Çok heyecan duyduğum keyif aldığım işlerimden biridir.

Bülent Ortaçgil için söylenmiş Bülent Ortaçgil şarkıları albümünde en çarpıcı yorum sizinkiydi. Elbette Bülent Ortaçgil’i tartışmayacağım o bambaşka. Ama ben şarkı yerini bulmuş dedim dinlediğimde. Hala ara ara dinlerim. Şarkıyı böyle düzenleyip okumak sizin seçiminiz miydi?

Ekip çalışması içinde olmak bambaşka bir enerji. Hakan Caneroğlu ve Levent Candaş’la birlikte oluşturduk Duyuyor Musun? un aranjesini. Ve stüdyo da bize katılan tüm müzisyen arkadaşlarımın dokunuşu var. Çok kıymetli bir çalışma benim için.

Müzikle yakından ilgili bir ailede doğdunuz, e sizin çocuklarınız da öyle. Var mı ilgileri, yetenekleri?

İki evladım da müzik ve sahne sanatları konusunda çok yetenekliler. Kızım eğitim hayatında da yolunu bu konularda seçti. Oğlum henüz kararsız 😊 Astronot veya köpek gezdiricisi gibi meslekleri daha yakın buluyor kendisine. Tabii şu an favori mesleği youtuber olmak 😊

İngiltere’ye yerleştiniz, çok özel değilse niye böyle bir karar verdiniz, çocukların eğitimi ile mi ilgili yoksa bilmediğimiz projeler mi var?

Evet bir ayağımızı İngiltere’ye uzattık. Birkaç sebebi olan bir değişiklik aslında. Çocuklarımın eğitimleri ve yapmayı hedeflediğim çalışmalar için İngiltere daha uygun.

SMA hastası çocuklar için canlı yayınlar yapıyorsunuz, onlar için söylemek istediğiniz bir şey var mı?

2020 Aralık ayının sonlarında instagram hesabımdan 24 saatlik bir canlı yayın maratonu gerçekleştirdik SMA hastası bebeklerimizin aileleriyle. Çok ama çok zor bir durum. Hastalık ölümcül bir kas hastalığı. Son derece hızlı ilerliyor. İki tip ilaç var kullanılan. Birincisi hastalığın semptomlarını azaltabiliyor ama tedavi etmiyor. İkincisi ve çok pahalı olan ilaç bir gen tedavisi. Bu tedaviyi alan çocuklar iyileşebiliyor. Türkiye’ye gelmesi kabul edilen ama masrafları karşılanmayan bu tedavinin kriterleri var. Kilo ve yaş. Aileler bebekleri tedavi hakkını kaçırmasın diye bebeklerini besleyemiyorlar bile. Sanırım ülkemizde 300 civarı bebeğimiz var tedavilerine ulaşmaya çalışan. Elimden geldiğince her birinin sesi olmaya çalışıyorum.

Hayvan dostlarımızla da aranız iyi, gündemde hayvan hakları yasası var bu ara, ne düşünüyorsunuz yasayla ilgili fikrinizi merak ediyorum.

Yasayı takip etmedim ama hayvanları korumaya yönelik ve hayvanlara karşı suç işleyenlerin ceza düzenlemelerini kapsayan her türlü yasa ve  veya proje için geç kalıyoruz. Yaşam hakkı tüm canlılar için önceliğimiz olmalı.

Pandemi öncesi konserler veriyordunuz, hepimiz için çok zorlu olan bu süreç sizin için nasıl geçiyor?

Geçtiğimiz yaz açık alanlarda pandemi önlemleri alınan organizasyonlarda dinleyicilerimle buluşma şansına sahip oldum. Şu dönem çok özlüyorum sahneyi, birlikte şarkılar söyleyebilmeyi. Projelerim var, bazılarını hayata geçiriyorum, bazılarının ön hazırlıklarını tamamlıyorum.

Müzik sektörü pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri oldu, müzisyenler adına söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Şu an İngiltere’de Müzisyenler Sendikası’nın müzisyenler için nasıl destek çalışmalarını yaptığına şahit oluyorum. Sanırım ülkemizdeki müzisyenlerin önceliği de bu olmalı. Birlik halinde hareket etmek değişimler yaratabiliyor. Bu zor dönemi atlatmak için yapabileceğimiz en iyi şey de üretmek olmalı. Kendi müziğimizi, sözlerimizi üretmek ve paylaşmak. Hepimiz için en kısa sürede bu günleri atlatmayı diliyorum

Şan dersleri vermeye başladınız, sizin gibi farklı tarzlarda birikimi olan bir sanatçıdan şan dersi almak ayrıcalık olsa gerek, nedir bu işin detayları?

Geçtiğimiz yıl, çok uzun zamandan beri aklımda olan bir projeyi gerçekleştirebildim. İlk adımlarını attım daha doğrusu. Ses kullanımı konuşurken veya şarkı söylerken pek çok kişinin sıkıntı yaşadığı bir konu. Diğer taraftan hepimizin kendimizi ifade etmeye, şarkı söylemenin kazandırdığı faydalara ihtiyacımız var. Oluşturduğum ders programıyla bire bir ve grup dersleri veriyorum. Şarkı söylemeyi hobi olarak yapmak isteyenler, amatör veya profesyonel şarkıcılar, ses problemleri yaşayanlar gibi farklı mesleklerde neredeyse her yaştan öğrencilerim var. Mart ayında da bir Temel Ses Eğitim programına başlıyorum. 10 hafta sürecek kapsamlı ve keyifli bir program hazırladım.

Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim, son olarak Klas Yaşam aracılığı ile sevenlerinize neler iletmek istersiniz?

Ben teşekkür ederim beni ağırladığınız için. Sağlık diliyorum hepinize, tüm sevenlerime. En kısa sürede göz göze şarkılar söylerken buluşmak üzere. Sevgi ve neşe ile kalın.

Röportaj: Mustafa Genç

Bunları da beğenebilirsin